Güya Bill Gates ölmüş,
ahirete gitmiş. Ahirette kapıdaki melekler sormuşlar..“Cehennememe mi gitmek
istersiniz, Cennete mi?”. Bill Gates yanıtlamış “Her ikisi hakkında da bir
fikrim yok, biraz daha fazla anlatmanız mümkün mü?”.
Melekler Bill Gates’i
alıp, büyük bir ekranın önüne götürmüşler. Basmışlar düğmeye, ekran aydınlanmış.
İki tane link var. Birinde Cennet, diğerinde cehennem yazıyor. “Önce Cenneti
göreyim.” demiş Bill.. Tıklamışlar.. Başlamış bir video oynamaya..Youtube orada
yasak değilmiş.
Cennet’de ırmaklar
akıyor, pırıl pırıl bir gökyüzü, fonda çok güzel bir müzik, lir, flüt
çalınıyor. Dinlendirici, huzurlu..
“Peki..” demiş Bill..
“Bir de cehennemi görelim!” . Cehennem’e tıklamışlar bu kez.. Çok sıcak bir
plaj, insanlar plaj voleybolu onuyor. Oyuncular da “Vistoria’s secret”
mankenleri. Angelina Jolie, Jennifer Lopez, İkoncanlar.. Hep oradalar..
Seyrediyorlar maçı..
Bill Gates “Ben Cehennemi
seçeyim.” diyor.. Cehennem’e gönderiyorlar.. Aradan bir ay geçiyor. Bir gün o gün
görevli olan baş melek bir işi yüzünden Cehennemden geçerken bir sesin kensini
bağırarak çağırdığını duyuyor. Dönüyor, bakıyor. Bill Gates.!.. Kızgın yağda bir
kazanda kızarıyor.
“Yav..!” diyor Bill
Gates.. “Bana nasıl bir yer gösterdiniz, nereye gönderdiniz?”
Melek cevap veriyor.. “O
bir demoydu..”
Bina otomasyon
sistemlerinde de gereksinilen, istenilen, önerilen ve gerçekleşen çözümün
kalite kontrolunun yapılmaması aynen Bill’in başına gelenlerin kullanıcıların
başına gelmesine yol açıyor. Aslında bir yazılım projesi olan Bina Otomasyon
sistemleri ne yazık ki ülkemizde bazan gerekli bilgiye sahip kişilerin
kontrolunde gerçekleşmiyor.
Danışman kullanılacak
sistemde internet desteği istiyor. İki kullanıcılı bir çözüm öneriliyor. İşi
alıyor, bitiriyorsunuz. Ağ güvenliği, hız.. Herşey tamam..Bir bakıyorsunuz ki
birisi “Hayır efendim..Burası yüksek güvenlikli bir yer.. Dışarıdan erişim
yasak.”. Siz de “O zaman danışman niye şartnamaye koydu ki?” diye soruyorsunuz
içinizden..
Ya da bir bakıyorsunuz
“21 CFR 11, validasyon, kalibrasyonlu sensörler, değiştirlemez raporlar vb,..”.İnceliyorsunuz
ki , kontrol edeceğiniz mahal bir ofis katı..Kopyala yapıştır.
Ya da diğer bir
yaklaşım.. Bir zamanlar çok yaygın olan işportacıları bilirsiz. “Abi.. Bu
dolmakalemin yanında, bu tarak, bu silgi, hatta bu boksör şortu
bedava..”..Vapurda herkes atlar almak için.. İhtiyacı var mı, yok mu..?
Kalitesi uygun mu?..Unut gitsin.. Çorap yanında diş düşürücü ilac satanı bile
oldu..
Asansörü satan kişinin,
onun kontrolunu yapan sistemi de kurmasından daha doğal birşey olamaz. Ama
otomasyon, yangın, tıp elektroniği, cep telefonu, araba, bulaşık makinası.. Bir
üreticin hepsinde bvirlikte en iyi olması mümkün mü yoksa işportacı mantığı mı?
Bina Yönetim Sistemleri
aslında tasm olarak bir yazılım projesidir. Yazılım projelerinin
değerlenmdirirlmesi ile ilgili tüm standardların uyguklanması gerekmektedir. Oysa özellikle şartnamalerde yazılım ve
donanım ile ilgili keyfi koşulların belirlendiğini, istenenlerin ve sonuç
projenin danışman kimin etkisinde kalırsa o doğrultuda gerçekleştirildiğini
görüyoruz.
Oysa açık bedava ve açık
kaynak programların bile bu standardlar doğrultusunda değerlendirildiği
günümüzde, binlerce dolar para verdiğimiz Bina Otomasyon Sistemleri
yazılımların standardlara uygun kalite anlayışından uzakta değerlendirilmesi
çok doğru olmayacaktır. İnanılmayacak gibi gelecek ama şartnamalerde bazan öyle
istekler geliyor ki, standardlarla taban tabana zıt, kullanıcının tamamiyle
aleyhine olan koşullar şartnamelere istek olarak konabiliyor.
Bilgisayar sistemlerinin
bu doğrultuda değerlendirilmesinde 2011 yılında ISO/IEC ( Uluslararası
standardlar organizasyonu/Uluslararası Elektronteknik komisyonu), Software
Quality Requirements and Evaluation ( SQuaRE) ile yeni bir aşamaya gelmiştir.
ISO/IEC 25000 denen bu aşama ile ISO/IEC 9126 – (Software Engineering
– Product quality) ve ISO/IEC 14598 in bazı eksiklikleri kapatılabilecektir.
Biz bu yazıda gene kendimizi ISO/IEC 9126 ile sınırlı tutacağız.
Tüm yazılımların test ve
değerlendirilmesi için kullanılan bu deyimlerin bir çoğu zaten adından da
anlaşılıyor.
Değerlendirmeyi daha iyi
anlayabilmek için biraz örnekleyelim.
Uygunluk: Çok önemli bir değerlendirme kriteridir. Genelde yazılım sektöründe bir
amaç için geliştirilmiş bir yazılımı diğer bir amaç için kullanabilmek maliyet
düşürebilmek açısından önemlidir. Örneğin otel yönetimi için geliştirlmiş bir
yazılımı hastane için kullanabilirsiniz, ama hastane için geliştirilmiş bir
yazılımın verimliliğne sahip olup olmadığı sorgulanmalıdır. Gene bu doğrultuda
endüstriyel uygulamalar için geliştirilmiş yazılımlar, bina otomasyonu için de
kullanılmalıdır. Bu durumda sorulması gereken şey Bina Otomasyon Sistemlerine
ne kadar uyumlu olduğudur.
Uyumlulukla ilgili iyi
bir örnek Enerji Raporlarıdır. Bunun
gerçekten bina otomasyon uygulamaları için tasarlanmış bir yazılım olmasında
ciddi faydalar vardır. Yoksa sadece var demek için hazırlanmış sıradan
uygulamaların amacına ulaşamayacağı açıktır. Bunun yanı sıra, Excel'i bilen öyle işletme personeli gördüm ki yazdıkları VBA programlarla Excel'i tam kendi amaçlarına uygun çok kullanışlı bir enerji yönetim yazılımına çevirmişlerdi.
![]() |
Enerji Raporları |
![]() |
Çevre Göstergesi |
Diğer bir uygulama ise Çevre Göstergesidir. Enerji tasarrufu
yaparken çevre kalitesini de ölçmeye yarayan bu uygulama, özellikle bina
karnelemesinin çok kısa zamanda başlayacağı ülkemizde, işletmeciler için büyük
bir kolaylık sağlayacaktır: "Ne kadar enerji, ne kadar kalite" değerlerinin sürekli incelenmesi bina yönetim sistemimizi çok etkin bir hale getircektir.
Kaynak Kullanımı: Doğrudan müteahhidi ve mal sahibini etkileyen bir
kalemdir. İstemci-Sunucu mimarisine sahip olan bir sistemde genelde her bir ek
iş istasyonu lisans parası istenecektir. Bu müteahhidin üzerindek yükün
istemci(Client) sayesine bağlı olarak oldukça çok artabileceğidir.
Bunun yanı sıra ise bir
Internet Servis Sağlayıcı gibi çalışan bir BYS sunucusu ise yüzlerce
kullanıcıya erişim imkanı sağlayacaktır. Burada bahsedilen sunucunun
yetenekleri önemlidir. Linux ya da Windows işletim sistemi kullanan bir PC den
bahsediyoruz. Yoksa sadece bir kullanıcıya hizmet verebilen, tarayıcı
bağlantısına izin veren kücük bir portdan bahsetmiyoruz.
Sürüdürülebilirlik ise en en önemli maddelerden biridir. Bazı
şirketler kullanıcının elinden bu tür yeteneklerin hepisini alarak tamamen
kendine bağımlı hale getirmekte ve müşteriyi yıllarca normal kabul edilebilen sınırların
dışında ödeme yapmasını sağlamaktadır. Analiz
edilebilirlik, değiştirilebilirlik ve test edilebilirlik maddelerinin hepsi
birden verilen bir kilit ile (DONGLE ya da HASP diye adlandırılır.) bir anda
yok edilmektedir. Bunu sadece bayilerine veren firma, bunları da sınırlı
sürelerle vermektedir. Projeniz işletiliyor, iki yıl sonra garantiniz bitmiş,
daha önce bu işi yapan taşeronu çağırıyorsunz. Diyorki “Artık kilidim yok.
Kusura bakmayın müdahele edemem!”. Bu durumda ana firmayı arıyorsunuz, “Yani
çözüm ortağımız şu firma.. Onu arayın”. Yeni firmayı arıyorsunuz, size “Eski firma
bize kaynak programları vermedi, yazılımı yeniden yapmamız gerekiyor..! Fiyat
da bu..!”
Oysa kullanıcı
gerektiğinde yazılıma bu şekilde müdahale edebilmeli. Geliştirdiği küçük programları da sistemini
riske atmadan test edebilmeli.
Programlama dili olarak
Dünya’da iki temel yaklaşım vardır. Grafik programlama ve satır programlama.
Grafik programlama, programlama yanı zayıf mühendisler için ve programın
hatalarını ayıklamak için avantaj getiriken, daha uzun zaman almaktadır.
Satır programlama ise
Microsoft EXCEL’in VBA ine benzemektedir. Pek çok mühendis bu dili kolayca
öğrenebilmekte ve günlük hayatlarında kullanmaktadırlar. Hızla program
geliştirmeye olanak sağlar ve adi bir metin editörü program yazmamız için
yeterli olur.
Satır programlama örneği,
AINPUT CPID, RUN
DINPUT OCCP, FLOW
AOUTPUT CREQ, RREQ
.....
....
// Cooling Requests:
IF (CPID > 90) THEN CREQ = Cool
IF (CPID < (90 - Chyst)) THEN CREQ = 0
// Run Requests:
RREQ = 0
IF ((OCCP = 1) AND (RWIR = YES) AND (FLOW =
1)) THEN
BEGIN
RREQ = LMT(RUN,0,30)
END
IF ((OCCP = 1) AND (RWIR = NO) AND (CPID
> 0)) THEN
BEGIN
RREQ = LMT(RUN,0,30)
END
EXITPROG
Taşınabilirlik ise Türkiye’de hemen hemen hiç bilinmemektedir. Tüm dünyada Linux
kullanımı bu tür uygulamalarda çok artmış iken, Android cep telefonları, tablet
bilgisyarlar Linux tabanlı iken, İTÜ’de ki süper bilgisyar Linux ile hayat
bulurken, Türkiye’de ki bina otomasyon sistemi işleticileri böyle bir
uygulamanın olabileceğini bilmemektedirler.
Oysa Linux’un pek çok
avantajı vardır. Başka işletim sistemlerinde onbinlerce dolar tutacak
yazılımlar, Linux altında bedavadır. Linux performans olarak diğer işletim
sistemlerine göre çok yüksek bir performans gösterir. Bu yüzden dünyadaki
pekçok internet servis sağlayıcı Linux işletim sistemi kullanır. Otomatik
olarak güncellenen Linux, aynı zamanda virüslere karşı en dayanıklı işletim
sistemi olarak biliniyor. Windows’dan çok daha önceleri ortaya çıkan 64 bitlik
sürümleri zaten uzun zamandır kullanılmaktadırlar. Bir de Linux altında pek çok
Windows ve DOS yazılımı eksiksiz çalışmaktadır.
Veri tabanı uygulamaları
ise ayrı bir taşınabilirlik hikayesidir. Pek çok bina otomasyon sistemi sadece
Microsoft Access ya da Microsoft SQL server kullanmaktadırlar. Microsoft
Access’in veri tabanının maksimum büyüklüğü 2GB, Microsoft SQL Server
Express’in ise 4GB dır. Oysa enerji yönetimi ciddi sayıda verinin toplanmasını
gündeme getirmektedir. Artık sadece ekrana bakmak, steteskopla muayene olmak
gibi. Oysa tomografi, ultrason vb. gibi daha fazla bilgi işlememiz gereken
yöntemlere gereksinim var.
4GB ‘dan daha büyük istiyorsanız
Profesyönel ya da Enterprise sürümlere
geçmeniz ve iyi para vermeniz gerekir. Oysa internetten serbestçe
indirebileceğiniz pek çok veri tabanı vardır. MySQL, PostGre SQL, Oracle,
Firebird ve diğerleri.. Hem yatırım hem işletme maliyetini düşürme fırsatı
oluşmaktadır. Yoksa her güncellemede bu yazılımların yeni sürümünü almak
zorunda olmanın getireceği maliyeti karşılamak zorunda kalırız.
Sonuç olarak, Bina
Otomasyon Sistemi ile ilgili yazılımların standardlara göre uygun şekilde
değerlendirilip seçilmesi, geliştirilecek uygulama yazılımlarının da bu doğrultuda gerçekleştirilmesi
gerkemektedir. Yazılımın Add-on(Eklenti) yeteneğinin olması da size özel
uygulamaların hızla gerçekleştirlmesini ve sanki bina otomasyon sisteminin
doğal bir parçası gibi çalışarak verimliliği olağanüstü artırmasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder