2015/02/03

Bina Otomasyon Sistemi ve yazılım kalitesi

Güya Bill Gates ölmüş, ahirete gitmiş. Ahirette kapıdaki melekler sormuşlar..“Cehennememe mi gitmek istersiniz, Cennete mi?”. Bill Gates yanıtlamış “Her ikisi hakkında da bir fikrim yok, biraz daha fazla anlatmanız mümkün mü?”.

Melekler Bill Gates’i alıp, büyük bir ekranın önüne götürmüşler. Basmışlar düğmeye, ekran aydınlanmış. İki tane link var. Birinde Cennet, diğerinde cehennem yazıyor. “Önce Cenneti göreyim.” demiş Bill.. Tıklamışlar.. Başlamış bir video oynamaya..Youtube orada yasak değilmiş.

Cennet’de ırmaklar akıyor, pırıl pırıl bir gökyüzü, fonda çok güzel bir müzik, lir, flüt çalınıyor. Dinlendirici, huzurlu..

“Peki..” demiş Bill.. “Bir de cehennemi görelim!” . Cehennem’e tıklamışlar bu kez.. Çok sıcak bir plaj, insanlar plaj voleybolu onuyor. Oyuncular da “Vistoria’s secret” mankenleri. Angelina Jolie, Jennifer Lopez, İkoncanlar.. Hep oradalar.. Seyrediyorlar maçı..

Bill Gates “Ben Cehennemi seçeyim.” diyor.. Cehennem’e gönderiyorlar.. Aradan bir ay geçiyor. Bir gün o gün görevli olan baş melek bir işi yüzünden Cehennemden geçerken bir sesin kensini bağırarak çağırdığını duyuyor. Dönüyor, bakıyor. Bill Gates.!.. Kızgın yağda bir kazanda kızarıyor.

“Yav..!” diyor Bill Gates.. “Bana nasıl bir yer gösterdiniz, nereye gönderdiniz?”

Melek cevap veriyor.. “O bir demoydu..”

Bina otomasyon sistemlerinde de gereksinilen, istenilen, önerilen ve gerçekleşen çözümün kalite kontrolunun yapılmaması aynen Bill’in başına gelenlerin kullanıcıların başına gelmesine yol açıyor. Aslında bir yazılım projesi olan Bina Otomasyon sistemleri ne yazık ki ülkemizde bazan gerekli bilgiye sahip kişilerin kontrolunde gerçekleşmiyor.

Danışman kullanılacak sistemde internet desteği istiyor. İki kullanıcılı bir çözüm öneriliyor. İşi alıyor, bitiriyorsunuz. Ağ güvenliği, hız.. Herşey tamam..Bir bakıyorsunuz ki birisi “Hayır efendim..Burası yüksek güvenlikli bir yer.. Dışarıdan erişim yasak.”. Siz de “O zaman danışman niye şartnamaye koydu ki?” diye soruyorsunuz içinizden..

Ya da bir bakıyorsunuz “21 CFR 11, validasyon, kalibrasyonlu sensörler, değiştirlemez raporlar vb,..”.İnceliyorsunuz ki , kontrol edeceğiniz mahal bir ofis katı..Kopyala yapıştır.

Ya da diğer bir yaklaşım.. Bir zamanlar çok yaygın olan işportacıları bilirsiz. “Abi.. Bu dolmakalemin yanında, bu tarak, bu silgi, hatta bu boksör şortu bedava..”..Vapurda herkes atlar almak için.. İhtiyacı var mı, yok mu..? Kalitesi uygun mu?..Unut gitsin.. Çorap yanında diş düşürücü ilac satanı bile oldu..

Asansörü satan kişinin, onun kontrolunu yapan sistemi de kurmasından daha doğal birşey olamaz. Ama otomasyon, yangın, tıp elektroniği, cep telefonu, araba, bulaşık makinası.. Bir üreticin hepsinde bvirlikte en iyi olması mümkün mü yoksa işportacı mantığı mı?

Bina Yönetim Sistemleri aslında tasm olarak bir yazılım projesidir. Yazılım projelerinin değerlenmdirirlmesi ile ilgili tüm standardların uyguklanması gerekmektedir.  Oysa özellikle şartnamalerde yazılım ve donanım ile ilgili keyfi koşulların belirlendiğini, istenenlerin ve sonuç projenin danışman kimin etkisinde kalırsa o doğrultuda gerçekleştirildiğini görüyoruz.

Oysa açık bedava ve açık kaynak programların bile bu standardlar doğrultusunda değerlendirildiği günümüzde, binlerce dolar para verdiğimiz Bina Otomasyon Sistemleri yazılımların standardlara uygun kalite anlayışından uzakta değerlendirilmesi çok doğru olmayacaktır. İnanılmayacak gibi gelecek ama şartnamalerde bazan öyle istekler geliyor ki, standardlarla taban tabana zıt, kullanıcının tamamiyle aleyhine olan koşullar şartnamelere istek olarak konabiliyor.

Bilgisayar sistemlerinin bu doğrultuda değerlendirilmesinde 2011 yılında ISO/IEC ( Uluslararası standardlar organizasyonu/Uluslararası Elektronteknik komisyonu), Software Quality Requirements and Evaluation ( SQuaRE) ile yeni bir aşamaya gelmiştir. ISO/IEC 25000 denen bu aşama ile ISO/IEC 9126 – (Software Engineering – Product quality) ve ISO/IEC 14598 in bazı eksiklikleri kapatılabilecektir. Biz bu yazıda gene kendimizi ISO/IEC 9126 ile sınırlı tutacağız.





Tüm yazılımların test ve değerlendirilmesi için kullanılan bu deyimlerin bir çoğu zaten adından da anlaşılıyor.

Değerlendirmeyi daha iyi anlayabilmek için biraz örnekleyelim.

Uygunluk: Çok önemli bir değerlendirme kriteridir. Genelde yazılım sektöründe bir amaç için geliştirilmiş bir yazılımı diğer bir amaç için kullanabilmek maliyet düşürebilmek açısından önemlidir. Örneğin otel yönetimi için geliştirlmiş bir yazılımı hastane için kullanabilirsiniz, ama hastane için geliştirilmiş bir yazılımın verimliliğne sahip olup olmadığı sorgulanmalıdır. Gene bu doğrultuda endüstriyel uygulamalar için geliştirilmiş yazılımlar, bina otomasyonu için de kullanılmalıdır. Bu durumda sorulması gereken şey Bina Otomasyon Sistemlerine ne kadar uyumlu olduğudur.

Uyumlulukla ilgili iyi bir örnek Enerji Raporlarıdır. Bunun gerçekten bina otomasyon uygulamaları için tasarlanmış bir yazılım olmasında ciddi faydalar vardır. Yoksa sadece var demek için hazırlanmış sıradan uygulamaların amacına ulaşamayacağı açıktır. Bunun yanı sıra, Excel'i bilen öyle işletme personeli gördüm ki yazdıkları VBA programlarla Excel'i tam kendi amaçlarına uygun çok kullanışlı bir enerji yönetim yazılımına çevirmişlerdi. 


Enerji Raporları

Çevre Göstergesi





















Diğer bir uygulama ise Çevre Göstergesidir. Enerji tasarrufu yaparken çevre kalitesini de ölçmeye yarayan bu uygulama, özellikle bina karnelemesinin çok kısa zamanda başlayacağı ülkemizde, işletmeciler için büyük bir kolaylık sağlayacaktır: "Ne kadar enerji, ne kadar kalite" değerlerinin sürekli incelenmesi bina yönetim sistemimizi çok etkin bir hale getircektir.


Kaynak Kullanımı: Doğrudan müteahhidi ve mal sahibini etkileyen bir kalemdir. İstemci-Sunucu mimarisine sahip olan bir sistemde genelde her bir ek iş istasyonu lisans parası istenecektir. Bu müteahhidin üzerindek yükün istemci(Client) sayesine bağlı olarak oldukça çok artabileceğidir.

Bunun yanı sıra ise bir Internet Servis Sağlayıcı gibi çalışan bir BYS sunucusu ise yüzlerce kullanıcıya erişim imkanı sağlayacaktır. Burada bahsedilen sunucunun yetenekleri önemlidir. Linux ya da Windows işletim sistemi kullanan bir PC den bahsediyoruz. Yoksa sadece bir kullanıcıya hizmet verebilen, tarayıcı bağlantısına izin veren kücük bir portdan bahsetmiyoruz.





Sürüdürülebilirlik ise en en önemli maddelerden biridir. Bazı şirketler kullanıcının elinden bu tür yeteneklerin hepisini alarak tamamen kendine bağımlı hale getirmekte ve müşteriyi yıllarca normal kabul edilebilen sınırların dışında ödeme yapmasını sağlamaktadır. Analiz edilebilirlik, değiştirilebilirlik ve test edilebilirlik maddelerinin hepsi birden verilen bir kilit ile (DONGLE ya da HASP diye adlandırılır.) bir anda yok edilmektedir. Bunu sadece bayilerine veren firma, bunları da sınırlı sürelerle vermektedir. Projeniz işletiliyor, iki yıl sonra garantiniz bitmiş, daha önce bu işi yapan taşeronu çağırıyorsunz. Diyorki “Artık kilidim yok. Kusura bakmayın müdahele edemem!”. Bu durumda ana firmayı arıyorsunuz, “Yani çözüm ortağımız şu firma.. Onu arayın”.   Yeni firmayı arıyorsunuz, size “Eski firma bize kaynak programları vermedi, yazılımı yeniden yapmamız gerekiyor..! Fiyat da bu..!”

Oysa kullanıcı gerektiğinde yazılıma bu şekilde müdahale edebilmeli.  Geliştirdiği küçük programları da sistemini riske atmadan test edebilmeli.

Programlama dili olarak Dünya’da iki temel yaklaşım vardır. Grafik programlama ve satır programlama. Grafik programlama, programlama yanı zayıf mühendisler için ve programın hatalarını ayıklamak için avantaj getiriken,  daha uzun zaman almaktadır.








Satır programlama ise Microsoft EXCEL’in VBA ine benzemektedir. Pek çok mühendis bu dili kolayca öğrenebilmekte ve günlük hayatlarında kullanmaktadırlar. Hızla program geliştirmeye olanak sağlar ve adi bir metin editörü program yazmamız için yeterli olur.



Satır programlama örneği,

AINPUT CPID, RUN
DINPUT OCCP, FLOW
AOUTPUT CREQ, RREQ
.....
....
//  Cooling Requests:
     IF (CPID > 90) THEN CREQ = Cool
     IF (CPID < (90 - Chyst)) THEN CREQ = 0
//  Run Requests: 
    RREQ = 0
    IF ((OCCP = 1) AND (RWIR = YES) AND (FLOW = 1)) THEN
         BEGIN
         RREQ = LMT(RUN,0,30)
         END
    IF ((OCCP = 1) AND (RWIR = NO) AND (CPID > 0)) THEN
         BEGIN
         RREQ = LMT(RUN,0,30)
         END

EXITPROG


Taşınabilirlik ise Türkiye’de hemen hemen hiç bilinmemektedir. Tüm dünyada Linux kullanımı bu tür uygulamalarda çok artmış iken, Android cep telefonları, tablet bilgisyarlar Linux tabanlı iken, İTÜ’de ki süper bilgisyar Linux ile hayat bulurken, Türkiye’de ki bina otomasyon sistemi işleticileri böyle bir uygulamanın olabileceğini bilmemektedirler.

Oysa Linux’un pek çok avantajı vardır. Başka işletim sistemlerinde onbinlerce dolar tutacak yazılımlar, Linux altında bedavadır. Linux performans olarak diğer işletim sistemlerine göre çok yüksek bir performans gösterir. Bu yüzden dünyadaki pekçok internet servis sağlayıcı Linux işletim sistemi kullanır. Otomatik olarak güncellenen Linux, aynı zamanda virüslere karşı en dayanıklı işletim sistemi olarak biliniyor. Windows’dan çok daha önceleri ortaya çıkan 64 bitlik sürümleri zaten uzun zamandır kullanılmaktadırlar. Bir de Linux altında pek çok Windows ve DOS yazılımı eksiksiz çalışmaktadır.

Veri tabanı uygulamaları ise ayrı bir taşınabilirlik hikayesidir. Pek çok bina otomasyon sistemi sadece Microsoft Access ya da Microsoft SQL server kullanmaktadırlar. Microsoft Access’in veri tabanının maksimum büyüklüğü 2GB, Microsoft SQL Server Express’in ise 4GB dır. Oysa enerji yönetimi ciddi sayıda verinin toplanmasını gündeme getirmektedir. Artık sadece ekrana bakmak, steteskopla muayene olmak gibi. Oysa tomografi, ultrason vb. gibi daha fazla bilgi işlememiz gereken yöntemlere gereksinim var.

4GB ‘dan daha büyük istiyorsanız Profesyönel ya da Enterprise  sürümlere geçmeniz ve iyi para vermeniz gerekir. Oysa internetten serbestçe indirebileceğiniz pek çok veri tabanı vardır. MySQL, PostGre SQL, Oracle, Firebird ve diğerleri.. Hem yatırım hem işletme maliyetini düşürme fırsatı oluşmaktadır. Yoksa her güncellemede bu yazılımların yeni sürümünü almak zorunda olmanın getireceği maliyeti karşılamak zorunda kalırız.





Sonuç olarak, Bina Otomasyon Sistemi ile ilgili yazılımların standardlara göre uygun şekilde değerlendirilip seçilmesi, geliştirilecek uygulama yazılımlarının  da bu doğrultuda gerçekleştirilmesi gerkemektedir. Yazılımın Add-on(Eklenti) yeteneğinin olması da size özel uygulamaların hızla gerçekleştirlmesini ve sanki bina otomasyon sisteminin doğal bir parçası gibi çalışarak verimliliği olağanüstü artırmasıdır.

M. Selçuk ERCAN

Hiç yorum yok: